Türkiye, Arjantin, Brezilya, gibi ülkelere yatırım yapan fonlar, bu ülkelerden 25 milyar dolar çıkardı
Global kredi kaygılarının yarattığı tedirginliğin riskten kaçınma hareketini sürdürmesiyle gelişmekte olan ülkelerden fon çıkışları hız kazandı. Global piyasalarda dalgalanmanın başladığı 2007 Mayıs ayının 17’sinden bu güne gelişmekte olan piyasalara yatırım yapan fonlardan 100 milyar dolarlık çıkış yaşandı. Ancak özellikle son 1 aylık döneme bakıldığında gelişmekte olan piyasalardan çıkış rekor seviyede hızlandı. Son 1 ayda Türkiye, Arjantin, Brezilya, Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelere yatırım yapan fonlar, bu ülkelerden 25 milyar dolar çıkardı. Türkiye’den son 1 ayda çıkan sıcak para miktarının ise 5 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
FT: Riskler artıyor
Financial Times gazetesine göre “krizden etkilenmedi” denilen Türkiye ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerin 2008’in ikinci yarısıyla birlikte büyük sorunlar yaşayabileceği tahmin ediliyor. FT’ye göre 2007’de 265 milyarla en yüksek boyuta ulaşan gelişmekte olan ülkelere fon akışının, bu yıl içinde 150 milyar dolara kadar düşmesi bekleniyor.
15.04.2008
Dizel araçta 15 bin YTL fiyat farkı var
Dİzel ve benzinli otomobiller arasında önemli oranda fiyat farkı bulunuyor.
Örneğin BMW 3 Serisi’nin benzinli modeli 96 bin 330 YTL’ye, dizeli ise 111 bin 952 YTL’ye satılıyor. Bu da 15 bin 622 YTL’lik fark anlamına geliyor.
Dizel otonun pazar payı benzinliyi geçti
Yıllar pazar
payı (%)
2000 2.4
2001 2.8
2002 11.9
2003 19.4
2004 21.2
2005 38
2006 49
2007 53
2008* 52
* İlk 3 ay
15.04.2008
Dünya Bankası uyardı
Gıda fiyatları böyle yükselirse 100 milyon insan açlıktan ölür
Dünya Bankası Başkanı Zoellick, gıda fiyatlarının son 3 yılda ikiye katlanmasının yoksul ülkelerde geliri düşük 100 milyon insanı açlık tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığını söyledi. The Food and Agricultural Organization (FAO) araştırmasına göre ise bu yıl 36 ülkede toplam tam 1.1 milyar kişi gıda yardımına muhtaç olacak
Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, gıda fiyatlarındaki hızlı yükselişin yoksul ülkelerde 100 milyon insanı açlığa mahkum edebileceğini söyledi. Zoellick, hafta sonunda Washington’da Dünya Bankası-IMF bahar toplantıları sırasında yaptığı açıklamada, yoksul ülkelerdeki yardıma muhtaç insanlara gıda sağlamak için daha fazla yardım ve küçük çiftçilere destek çağrısında bulundu. Zoellick, “Taslak analizlere dayanarak, son üç yılda gıda fiyatlarının ikiye katlanmasının geliri düşük ülkelerde 100 milyon insanı açlığa itebileceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
Hükümetlerden, BM Dünya Gıda Programı’na (WFP) 1 Mayıs’a kadar ihtiyacı olan 500 milyon dolarlık acil yardım taahhütlerini hızla yerine getirmesini isteyen Zoellick, “Hükümetlerin mümkün olan en kısa sürede verdiği sözlere uyması ve diğerlerinin yeni taahhütlerde bulunmaya başlaması önemli. WFP’nin bu çağrıyı yaptığından beri fiyatlar daha fazla yükseldi, bu yüzden hükümetlerin hızlı hareket etmesi zorunlu” dedi.
19 Mayıs 2008
Demir yüzde 113 yükseldi, kamu müteahhidine ’fiyat farkı’ yolda
Demir fiyatlarında son aylarda meydana gelen rekor düzeydeki artış, tüm ekonomi için de tehdit oluşturuyor.
Demirin tonu son yedi ayda yüzde 112.7 artarak bin 495 YTL’ye yükseldi. Uzmanlar, fiyat artışının ağustosa kadar devam edeceğini öngörüyor. İnşaat sektörünün yaşanan fiyat artışından daha fazla etkilenmemesi için ise hükümet, kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlamaya başladı.
DÜNYA genelinde demir fiyatlarında son aylarda yaşanan rekor düzeydeki artışlar, Türkiye’de durgunluğa bağlı olarak zaten zorda olan inşaat sektöründe kriz potansiyelini büyütürken, tüm ekonomi için de tehdit oluşturdu. Türkiye’de demir fiyatları Ekim 2007-Mayıs 2008 döneminde yüzde 112.7 artarken, artışın Ağustos ayına kadar hız kesmeyeceği tahmin ediliyor. Zaten uzun süredir durgunluğa bağlı olarak sıkıntı yaşanan inşaat sektörünü rahatlatmak amacıyla hükümet, kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlıyor. Demir fiyatlarının yükselmesi, Çin’in tüketiminin artması ve petrol fiyatlarının yükselmesi, Arap ülkelerinin yatırımlarına hız vermesi gibi nedenlere bağlanıyor. Demire özellikle son dört ayda dokuz kez zam yapıldığına işaret ediliyor. Fiyatlarda Ekim ayından bu yana kaydedilen artışın ise yüzde 113’e yaklaştığı dikkati çekiyor.
Düştü, sonra fırladı
Kardemir tarafından üretilen "uzun yuvarlak" ürün baz alındığında fiyatların geçen yıl Mayıs-Ekim arasında düştüğü, izleyen dönemde ise aşırı oranlarda arttığı belirlendi. Geçen yılın Mayıs ayında tonu 788.14 YTL olan demir fiyatı, beş ayda yüzde 10.8 düşerek Ekim ayında 703.39 YTL’ye geriledi. Ancak söz konusu fiyat Kasım’daki yüzde 8.43 zamla 762.71 YTL’ye, bu yıl Ocak’ta yüzde 12.8 artışla 860.17 YTL’ye, Şubat’ta yüzde 8.9 artışla 936.44 YTL’ye, Mart’ta yüzde 19.5 artışla bin 118.64 YTL’ye, Nisan’da yüzde 19.5 artışla bin 337.12 YTL’ye, Mayıs ayında da bugüne kadar yüzde 11.9 artışla bin 495.76 YTL’ye kadar çıktı. Buna göre söz konusu demirin ton fiyatında Ekim-Mayıs dönemindeki kümülatif artış yüzde 112.7’ye ulaştı. Bu ayın tümünde bin 500 YTL’yi aşması beklenen demir fiyatının, Ağustos ayına kadar olan dönemde artışını sürdürmesi güçlü olasılık olarak görülüyor.
Sektör alarm veriyor
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi Başkanı Nevzat Ersan, ANKA’ya yaptığı değerlendirmede, Ocak ayında tonu 860 YTL olan demir fiyatının Mayıs ayında bin 495 YTL’ye çıktığını belirterek, dört ayda demire yüzde 74 zam yapıldığını söyledi. Fiyat artışlarına bağlı olarak sektörün alarm vermeye başladığını kaydeden Ersan, sektörün milli gelirdeki payının yüzde 33 olduğunu söyledi. Ersan, kamuya iş yapan müteahhitlerin yaşanan gizli kriz nedeniyle iş yapamadığını dile getirirken, özel sektörde çalışan müteahhitlerin de artan malzeme fiyatları ve alım gücünün azalması nedeniyle zor durumda kaldıklarını, konut satamadıklarını belirtti.
İnşaat maliyeti yüzde 15 artar
TÜRKİYE Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Eren, demirin inşaat sektörünün vazgeçilmez üç malzemesinden biri olduğunu belirterek, demirdeki fiyat artışının maliyeti de yaklaşık yüzde 15 arttıracağını kaydetti. Sektörde duraklamanın yaşandığı bir dönemde ana girdi kalemi olan demirde yaşanan fiyat artışının sektörde ciddi krize dönüşebileceğini vurgulayan Eren, "Başbakanın talimatı ile kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlanıyor. Bu biraz müteahhitleri rahatlatır" dedi. Özel sektörde çalışan müteahhitlerin yeni fiyatlar karşısında zor durumda kaldığını ifade eden Eren, fiyat artışının Ağustos ayına kadar devam etmesinin beklendiğine dikkat çekti.
Patlamış balonun parçalarını topluyoruz
ULUSLARARASI Emlak Uzmanları Genel Başkan Yardımcısı Salim Taşçı yaptığı açıklamada, emlak sektöründe kronikleşen durgunluğa işaret ederek, geçmiş dönemde yaşanan fiyat artışlarına bağlı olarak sektörde durgunluk yaşandığını söyledi. Taşçı, "Balon patladı, sektör bu balonun parçalarını topluyor. Talep yok. Sektör durgun. Talep olmayınca da fiyatlar artmıyor" diye konuştu.
Kararname yetmiyor yasa da değişmeli
BAYINDIRLIK ve İskan Bakanlığı ile Kamu İhale Kurumu demir fiyatlarındaki hızlı yükseliş sonrasında muteahhitlik sektöründe yaşanan sıkıntının çözümü için ortak çalışma yürütüyor. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilisi, Kamu İhale Kurumu ile çözüm arayışı içinde olduklarını, sorunun çözümü için Fiyat Farkı Kararnamesinde yapılacak bir düzenlemenin yeterli olmayacağını, geçmişte imzaladıkları sözleşmeye göre bugün iş yapanların uygulamadan yararlanabilmesi için Kamu İhale Sözleşmeleri Yasasında da değişikliğe gitmek gerektiğini belirtti.
20 Mayıs 2008
Piyasadaki kesme şekerin dörtte üçü ’kaçak’ çıktı
Şeker kaçakçılarının, piyasaya daha rahat ürün sürebilmek ve kárını artırabilmek için kamış şekerini ’ kesme şeker’ olarak işlediği belirlendi.
Şeker Kurumu’na iletilen şeker örneklerinin yüzde 72’si "kamış şekeri-kaçak şeker" çıktı. Torbası 50 YTL olan ucuz şeker, 100-120 YTL’den satılıyor.
ŞEKER kaçakçılarının, faaliyetlerini kamufle edebilmek, yurtiçi piyasaya daha rahat ürün sürebilmek ve kárını artırabilmek için, şekeri "kesme şeker" olarak işlemeye yöneldiği belirlendi. "Kesme-küp şeker tesisi" olarak üretim izni alan firmalar, yurtiçindeki fabrikalardan, kaçak şeker işleme faaliyetlerini gizleyebilmek için düşük miktarlarda şeker alırken, İran, Irak ve Suriye’den getirdikleri yüksek miktardaki şekeri burada işleyerek, yurtiçi piyasaya sürüyor.
Analizde ortaya çıkıyor
Şeker Kurumu, kaçak şekeri belirlemek için, TÜBİTAK ile gerçekleştirdiği işbirliği sonucunda, geçen yıl kasım ayından itibaren kamış şekeri ile pancar şekerini ayıran analizler yaptırmaya başladı. Yapılan analiz sonucunda, bir şekerin şeker kamışından mı şeker pancarından mı üretildiği belli oluyor. Türkiye’de şeker pancar şekerinden üretilirken, kamış şekerinin varlığı, kaçak şeker girişini ortaya koyuyor. Türkiye’ye kaçak şekerin getirildiği İran, Irak, Suriye gibi ülkelerde de kamış şekeri üretilmiyor. Ancak bu ülkelere ithal edilen şekerin, kaçakçılar tarafından Türkiye’ye sokulduğu belirtiliyor.
Yüzde 72’si kamış
Doğu ve Güneydoğu’dan, emniyet kurumları ve savcılıklar tarafından Şeker Kurumu’na gönderilen çok sayıda şeker örneğinden yüzde 72’sinin, yapılan analiz sonucunda, Türkiye’de üretimi olmayan kamış şekeri olduğu belirlendi. Kurum, sonuçları hem ilgili güvenlik güçlerine hem de Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bildirirken, böylece, şeker kaçakçılığı ile ilgili çok sayıda davanın açılmasını da sağladı.
Torbada 70 YTL kár
Toz şekerin kilosu piyasada 2 YTL’ye satılırken, kesme-küp şekerin satış fiyatı 2.5-3 YTL’ye çıkıyor. Yurtiçinde üretilen şekerin 50 kg’lık torbalardaki satış fiyatı 89-90 YTL iken, şeker kaçakçıları, 50 YTL’ye getirdikleri ucuz şekeri, küp şeker haline getirip 100-120 YTL’ye satarak kárlarını artırıyor. Şeker Kurumu Başkanı Azmi Aksu, kaçak şekerin Ankara’ya kadar girdiğini dile getirirken, Ankara’da Gimat’ta kesme şeker tesislerinde yapılan denetimlerde, birkaç firmanın kaçak şeker kullandığını belirlediklerini açıkladı. Aksu, kaçak şekerin boyutunu ölçmenin çok zor olduğunu belirtirken, kaçak şekerin azaltılmasının, yurtiçindeki fabrikaların rantabl çalışması, vergi gelirlerindeki kaybın önlenmesi açısından önemine dikkat çekti.
Ambalajlar taklit faturalar TasİŞ’ten
KAÇAK şeker ile mücadele sırasında, şeker kaçakçılarının yurtiçindeki şeker fabrikalarının ambalajlarını bile taklit ettiği ortaya çıktı. Yurtiçindeki şeker fabrikalarının ambalajına benzer ambalajları, çuvalları kullanan şeker kaçakçılarının, bu ambalajlar üzerine üretim seri numarası, fabrika damgası gibi işaretleri de koyuyor. Bazı şeker işleme firmaları, kaçak şekeri kamufle etmek için, TASİŞ (Tasfiye İşleri Genel Müdürlüğü) mağazalarından aldıkları faturaları kullanıyor. Kaçak şekeri alan firmalar, denetimlerde bu faturaları göstererek, "Gümrüklerden aldığım şekeri kullanıyorum" diye savunma yapıyor.
Sağlık açısından riski var
FİYATININ ucuzluğu nedeniyle kaçak yollardan sokulan kamış şekerinin önlenmesi, haksız rekabet, haksız kazanç, vergi geliri kaybı, yerli üretim ve istihdam kaybı, stok maliyeti artışı gibi olumsuzlukların ortadan kaldırılması yanında insan sağlığı açısından da önem taşıyor. Kaçak yollarla kontrolsüz şekilde ülkeye sokulan şekerde, genetik modifiye ham maddeden üretilebilmesi yanında, bulaşıcı hastalıkların yaygın olarak görüldüğü az gelişmiş ülkelerden getirilmesi halinde hastalık taşıma riski de bulunuyor.
20 Mayıs 2008
Televizyon sektörüne Euro 2008 dopingi
Uluslararası piyasalardaki durgunluk ve Türkiye'deki siyasi belirsizlik nedeniyle satışların durma noktasına geldiği televizyon sektörünü Euro 2008 Avrupa Şampiyonası canlandırdı.
2006'da 300 bin, 2007'de ise 550 bin adet olan plazma ve LCD TV satışının, Euro 2008 heyecanıyla iki katına çıkacağı öngörülüyor.
Vestel İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, Euro 2008 sayesinde ihracatta tüm zamanların en iyi nisan-mayıs dönemi satışlarını gerçekleştirdiklerini belirtirken Samsung Elektronik Tüketici Birimi Satış ve Pazarlama Müdürü Deniz Öztaş da "Milli Takım'ın Avrupa Kupası'na katılacak olmasından dolayı büyük ekrana olan talep artacak" dedi. Tekofaks Ürün Grup Müdürü Uluç Özler ise bir önceki yılın aynı dönemine göre satışların yüzde 35-40 civarında hareketlilik göstereceğini söyledi.
Referans Gazetesi'nin haberine göre, Türk Milli Takımı'nın tarihi başarı gösterdiği 2002 Dünya Kupası'nda da TV ve uydu satışları sektöre yaklaşık 75 milyon dolarlık bir katkı sağlamıştı. 7-29 Haziran tarihleri arasında İsviçre ve Avusturya'da ortaklaşa düzenlenecek Euro 2008'in ise sıkıntıdaki tüketici elektroniğinin can simidi olacağı ve sektöre 100 milyon dolarlık bir hareketlilik getireceği belirtiliyor.
Nisan ve mayıs ayı dış pazardaki satış grafiğine bakıldığnıda Vestel'in tüm zamanlarının en iyi nisan-mayıs dönemini geçirdiğini kaydeden Ömer Yüngül, "Dış pazarda satışımız mayıs ve nisan için hedeflediğimiz bütçe rakamlarının yüzde 50 üzerinde gerçekleşti.Özellikle Almanya, Fransa ve İngiltere satışları menuniyet verici. Satılan TV'lerin tamamı LCD" diyor. İç pazardaki satışların da iyi gittiğini vurgulayan Yüngül, "Euro 2008 kampanyamız hazırlandı. Ancak yabancı ülkeler maçlara hazırlıklarını nisan-mayıs ayında TV alımlarını yaparak tamamlarken iç pazarda talep son anda geliyor" diye konuşuyor.
Büyük ekrana ilgi büyük
Deniz Öztaş da Türkiye'nin şampiyonaya katılacak olmasından dolayı büyük ekrana olan talebin arttığını, buna çeşitli şirketlerin satış kampanyaları da eklenince satışlarda özellikle mart itibariyle artış olduğunu söyledi.
Euro 2008'in yanı sıra tüplü TV'lerden ince panel TV'lere geçişin hızlanması nedeniyle bu ay satışlarda artarak giden bir eğilim beklediklerini kaydeden Öztaş, maçlardan dolayı ocak-şubat'ta 50 bin, şubat-mart ile mart-nisanda 53 bin olan LCD TV satış adetlerinin mayıs-haziran döneminde 60 bin olarak gerçekleşeceği öngörüsünde olduklarını belirtti. Öztaş, bu dönemde fiyat kampanyasına ağırlık verdiklerini anlatarak "LCD ve plazmalarda 40 ve 42 inç segmentinde iddialıyız. 2799 YTL olan 42 inç plazmayı 1999 YTL'den, 2999 YTL'den satılan 40 inç LCD TV'yi ise 2399 YTL'den satmaya başladık. Kampanyamız büyük ilgi ile karşılandı" diyor.
Darty'den de özel kampanya
Euro 2008 heyecanının giderek tırmandığı bugünlerde Panasonic de yeni nesil Viera Plazma ve LCD TV'leri pazara sundu. 2008'in tamamında satılması beklenen adetlerin yüzde 40'ının nisan-haziran döneminde gerçekleşmesini beklediklerini kaydeden Tekofaks Ürün Grup Müdürü Uluç Özler, "Bu dönemde satışların bir öncekine oranla yüzde 30-35 oranında artacağını düşünüyoruz. Kupaya etki ettiğini düşündüğümüz nisan-haziran döneminde yaklaşık 16 bin adet büyük ekran TV satmayı hedefliyoruz" dedi.
İngiliz elektronik perakende zinciri Darty de Euro 2008'e odaklanan firmalar kervanına katıldı. Darty, Euro 2008 için başlattığı kampanya ile 100'den fazla LCD ve plazmalarda cazip fiyat seçenekleri sunmaya başladığını duyurdu. Ayrıca kampanya dahilinde Darty, LCD ve plazmalarda güven sözleşmesi çerçevesinde ücretsiz eve teslim, montaj ve kullanıcı eğitiminin de verildiği ifade edildi.
Philips ise Euro 2008'e "Design Collection" ile hazırlanıyor. Full HD LCD TV satışlarındaki yükselen eğilimin özellikle Euro 2008 öncesinde en üst seviyeye ulaşacağı tahmininden yola çıkan Philips, bu döneme yeni ürün yelpazesiyle girecek.
20 Mayıs 2008
Çinliler Türk zeytinyağı yiyecek
Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin en büyük yağ tesislerine sahip olan Sayınlar Gıda, Uzak Doğu insanına Türk zeytinyağı yedirecek.
Gaziantep'in Nizip ilçesindeki faaliyet gösteren Sayınlar Gıda, ihracat yaptığı Orta Doğu, Afrika ve Kıbrıs'a yeni pazarlar ekleyecek. Dünyanın en büyük ekonomisi ve en fazla nüfusa sahip ülkelerinden Çin başta olmak üzere Uzak Doğu ülkelerine de ihracat yapacak.
Sayınlar Gıda Maddeleri Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Metin Erturhan, bitkisel yağların tüm çeşitlerinin rafinasyonu ve ambalajlamasını yapan şirketlerinin günlük 300 ton rafine üretim kapasitesi olduğunu, “Turna” markasının da 1983'te doğduğunu söyledi.
Üretimlerinin yüzde 40'ını ihraç ettiklerini, yüzde 60'ını iç piyasaya sattıklarını belirten Erturhan, Türkiye'nin sıvı yağ ihtiyacının yılda 1 milyon ton civarında ve günlük kişi başına tüketimin sadece 20 gram olduğuna dikkati çekti.
İç piyasada çok büyük rekabet olduğunu, devletin teşvik verdiğini, son 2 yılda Nizip ve çevresinde mevcut zeytin ağaçlarının yarısı kadar zeytin fidanı dikildiğini anlatan Metin Erturhan, “Önümüzdeki yıllarda zeytin ve zeytinyağı üretiminde patlama olacak. Rekabet, karlılığı da azaltıyor. Biz, maliyetleri düşürmek için sürekli yenileme yatırımı yapıyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE, ÇİN PAZARINDA SÖZ SAHİBİ OLMALI”
En fazla ihracat yaptıkları ülkelerin başında Irak ve Libya geldiğini, Suriye, İran, İsrail, Filistin ve Kıbrıs ile Avrupa ve Afrika ülkelerine ihracat yaptıklarını belirten Erturhan, “Önümüzdeki sezonda Uzak Doğu'ya eğilme programımız var. Yatırım yönünden birtakım çalışmalarımız var, önce onları tamamlamamız lazım” dedi.
Metin Erturhan, şöyle devam etti:
“Sektörde zaten ihracat yapamayan sanayiciler çok fazla ayakta duramaz. Çünkü, tonaj bazında bir yapımız olduğu için üretimde devamlılık lazım. Muhakkak ihracatın bir tarafından tutmalıyız.
Bizim ürün portföyümüzde zeytinyağı, ayçiçek yağı, pamuk yağı, soya yağı, kanola yağı var. 2007 yılında 14 milyon 700 bin dolar civarında ihracat yaptık. Firma olarak ihracatta atak içindeyiz. Uzak Doğu'da çok büyük nüfus var. Çin'de tüketim harcamaları fazla, zeytinyağı ithalatı da artıyor. Türkiye, bu pazarda söz sahibi olmalı. Turna Yağ olarak Çin'in yanı sıra girmeyi hedeflediğimiz pazarların içinde Afganistan, Hindistan, Pakistan ve Afrika'da yeni ülkeler var.”
“YAĞ FİYATLARI ÇOK YÜKSELDİ”
Nizip ilçesinde yetişen zeytinin mineral ve vitamin yönünden çok zengin olduğunu, kendine has bir aroması olan Nizip zeytinyağının AB ülkelerinin tercih ettiği bir yağ olduğunu belirten Erturhan, “Avrupa ülkeleri bizden ithalat yapmak istiyoruz. Markalı ürünlerle bu pazara girmemiz için iyi bir tanıtım ve reklama ihtiyacımız var” diye konuştu.
Metin Erturhan, Türkiye'nin zeytinyağı ve sofralık zeytin üretiminde dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi olduğunu vurgulayarak, “Potansiyelimiz son derece yüksek. Türkiye'nin 8 milyar dolarlık zeytinyağı ihracat potansiyeli var” dedi.
Dünya yağ piyasasında fiyatların geçen yıldan beri çok yükseldiğini, bu durumun tüketimi ve ihracatı etkilediğinden bahseden Erturhan, ayrıca bu yıl ayçiçek yağında bir kıtlık görüldüğünü kaydetti. Erturhan, “Ayçiçek yağı fiyatları günübirlik değişti. Fiyat artışının yüzde 20-25'i küresel ısınmadan kaynaklansa da yüzde 75-80'i dengeden kaynaklandı. Çünkü, fiyatlar çok düşük kalmıştı. Şimdi denge oluştu” dedi.
20 Mayıs 2008
İngiltere hazinesi İslami bono çıkarıyor
İNGİLTERE’nin, İslami bono çıkartan ilk batı ülkesi olmaya hazırlandığı bildirildi. İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesinin haberinde, bu konuda uzun zamandır duyulan maliyet ve fiyatlandırma kaygılarının geride bırakıldığına dair güçlü işaretlere dikkat çekildi. İngiltere Hazine yetkililerinin, planla ilgili güçlü bir istek bulunduğunu söylediği vurgulanan haberde, uygulamanın, Londra’nın İslami finans dünyasının Batılı merkezlerinden biri olma özelliğini sağlamlaştıracağına dikkat çekildi. "Sukuk" adlı İslami finansman bonosu ihraç etme planının ilk kez 2007’de açıklandığına işaret edilen haberde, bu tarihten itibaren sıcak tartışmalara yol açan planla ilgili hazine yetkililerinin, dini kurallar gereği faiz vermediği için karmaşık yapısı nedeniyle "sukuk" ihraç etmenin diğer bonolara göre daha yüksek maliyet getirebileceği kaygılarını ortaya koydukları ifade edildi.
20 Mayıs 2008
Türkiye, EBRD’ye tam üye oluyor
TÜRKİYE’nin, "Avrupa Bankası" olarak Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’na (EBRD) tam üyelik başvurusu, Banka Genel Kurulunda bu hafta görüşülecek. Türkiye’nin resmi başvurusunun, bu hafta yapılacak EBRD Genel Kurulunda görüşülerek "prensip olarak" onaylanması bekleniyor. Nihai resmi onay sürecinin ise 2-3 ay sonra gerçekleşeceği belirtiliyor. Türkiye, tam üyeliğin onaylanmasının ardından, Banka’nın aktif üyeleri arasında yer alacak ve özel sektöre yeni bir finansman imkanı bulunmuş olacak. Orta Avrupa ülkelerinden aşamalı olarak çekilecek olan olan EBRD, bundan sonraki dönemde yatırımlarda önceliği Türkiye’ye vermeyi planlıyor. "Avrupa’nın Dünya Bankası" olarak da bilinen EBRD’nin, 2010 yılına kadar, 2004 yılında AB’ye tam üye olan 8 eski Doğu Bloku ülkesine mali destek vermeyi ve yatırımlarda bulunmayı keseceğini belirten yetkililer, kuruluşun bundan sonra Türkiye’ye ağırlık vereceğini vurguluyorlar.
20 Mayıs 2008
IMF SSK affını beğenmedi
Uluslararası Para Fonu, hükümetin sosyal güvenlik affı ile ilgili uygulamasını beğenmedi.
IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni, SSK prim affının son derece 'üzücü' olduğunu ve hükümetin kredibilitesini zayıflatacağını ileri sürdü.
Giorgianni, yaptığı açıklamada, hükümetin SSK affının orta vadeli mali çerçeve programına da aykırı olduğunu belirterek, ayrıca önümüzdeki dönemdeki gelirleri azaltacağını belirtti.
20 Mayıs 2008
Piyasada kritik tarihler
Piyasalarda son dönemde siyasetin etkisi artmasına karşın rotanın ana belirleyicisi halen global piyasalar. Özellikle dünya ekonomisinin motoru olan ABD'den yansıyan her türlü haber, veri ve açıklama piyasalar üzerinde birebir etkili oluyor.
Hal böyleyken Türkiye'deki piyasaların da gözü kulağı her an ABD'de. Kimi zaman ABD enflasyonun takip eden piyasalar, kimi zaman ABD'de açıklanan ev satışlarının kimi zaman da tüketici güveninin peşine takılıyor. Bir başka ifade ile veri bğımlılığı aynen devam ediyor.
Peki piyasalar mayıs ayı sonuna kadar en çok hangi verileri takip edecek? İşte sizin için hazırladığımız özel bir liste...
20 Mayıs: Bugün ABD'de açıklanacak en önemli veri üretici enflasyonu. Mart ayında yüzde 1.20 yükselen üretici enflasyonunun nisan ayında yüzde 0.4 yükselmesi bekleniyor. (Veriler saat 15:30'da açıklandı. ÜFE yüzde 0.2, çekirdek ÜFE yüzde 0.4 artış gösterdi.)
21 Mayıs: Yine en önemli veri enflasyon olacak. Bu kez de tüketici enflasyonu piyasaların yönünü belirlemesine yardımcı olacak. Mart ayında yüzde 0.4 yükselen enflasyonun yine yüzde 0.4 artması bekleniyor. Öte yandan aynı gün içerisinde ABD Merkez Bankası'nın (FED) 29-30 Nisan toplantısına ilişkin tutanaklar da kamuya açıklanacak. Bu tutanaklardan FED'in önümüzdeki dönem faiz stratejisine ilişkin ipuçları yakalanabilir.
22 Mayıs: ABD'de işsizlik başvuruları açıklanacak. Ekonominin ne kadar yolunda gittiğini göstermesi açısından önemli bir gösterge. Ayrıca ABD gayrimenkul fiyat endeksi de yine aynı gün açıklanacak. Bu veri ABD ev fiyatlarındaki değişimi gösterecek.
23 Mayıs: Günün en önemli açıklaması emlak piyasası ile ilgili. ABD'de ikinci el ev satışları verisi açıklanacak. Bu veri de ekonomide işlerin ne kadar yolunda olduğunu göstermesi açısından önemli.
26 Mayıs: Üç önemli veri açıklanacak. İlki tüketici güveni. Tüketicilerin ekonomideki gelişmeleri nasıl algıladıklarını göstermesi açısından önemli olarak değerlendirilen bir veri. İkincisi, yeni ev satışları. Üçüncüsü ise Richmond FED Üretici Endeksi.
27 Mayıs: Günün en önemli verisi olan 'dayanıklı mal siparişleri' ekonomik aktivetinin ne kadar iyi veya kötü olduğunu ortaya koyacak.
28 Mayıs: En önemli veri milli gelir rakamları. ABD'de ilk çeyrek milli gelir rakamları açıklanacak.
29 Mayıs: Nisan ayı kişisel harcamalar endeksi açıklanacak.
20 Mayıs 2008
ABD'nin enflasyonu borsayı vurdu
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), haftanın ilk işlem gününde satıcılı seyir izledi.
Özellikle ABD'de açıklanan üretici enflasyonun ardından satışlar hız kazanırken, borsa günü 41 bin 296 puandan tamamladı. Hisse senetlerinin yüzde 2.83 değer kaybettiği gün sonunda borsadaki kayıp 1202 puana ulaştı.
Günün ilk yarısında Avrupa borsaları ile vadeli ABD endeks kontratlarındaki seyri takip eden İMKB'de, siyasetten kaynaklanan tedirginlikler de önemli bir baskı unsuru oluyor. Ayrıca saat 15.30'da açıklanan ABD çekirdek üretici enflasyonunun yüzde 0.4 ile beklentileri ikiye katlaması, satışların derinleşmesine neden oldu.
Yarın ABD Merkez Bankası (FED) toplantı tutanaklarının takip edileceği piyasalarda, yine yurtdışı borsalar belirleyici olmaya devam edecek.
Piyasada kritik tarihler
Yapı Kredi Portföy Yönetimi'nden Portföy Yöneticisi Serdar Orman, İMKB'nin siyasi risk faktörleri nedeniyle oldukça fazla satış yediğine dikkat çekti. Yatırımcılar için kısa vadede sabit getirili enstrümanlarda kalmanın daha güvenli olacağını söyleyen Orman, borsanın ancak siyasi olumsuz gelişmelerin ortadan kalkacağı durumlarda yukarı yönelebileceğini ifade etti. Orman, "Enflasyonun düşüş trendine geçmesi ve siyasi gelişmelerin olumlu tabloyu destekler nitelikte gerçekleşmesi halinde, İMKB'de yaz sonunda yükseliş yaşanabilir. Ancak bu süreye kadar önümüzde çok bilinmeyen var. Dolayısıyla her şartta temkinli tavrı korumak daha doğru olacaktır." diye konuştu.
DOLAR YÜKSELDİ
Piyasadaki çalkantı geçtiğimiz hafta son iki ayın dibine inen dolar kurunun biraz olsun toparlanmasını sağladı. Dolar tekrar 1.23 seviyesinin üzerine çıkarken, 1.2370 YTL'ye kadar tırmandı. Dolardaki değer artışı da yüzde 0.53 olarak ölçüldü.
30 Mayıs 2008
Lastik sektöründe 4 bin işçi grev yapacak
İzmit ve Adapazarı'ndaki Goodyear, Brisa ve Pirelli lastik fabrikalarında çalışan yaklaşık 4 bin işçi yarın greve çıkmaya hazırlanıyor.
Alınan bilgiye göre, 3'ü İzmit'te, 1'i Adapazarı'nda kurulu bulunan Goodyear, Brisa ve Pirelli lastik fabrikalarında yaklaşık 4 bin çalışanı ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, Lastik-İş Sendikası tarafından toplu sözleşme teklifinin 28 Aralık 2007'de iş yerlerine verilmesiyle 9 Ocak 2008'de başladı.
59 maddeden oluşan toplu iş sözleşme teklifinde sendika, ortalama aylık brüt 2 bin 400 YTL olan çıplak ücretlerin 1 Ocak 2008 itibarıyla yüzde 12 zam yapılarak yaklaşık 2 bin 700 YTL'ye çıkarılmasını teklif etti.
Teklifte, bu ücrete 1 Temmuz 2008'de 6 aylık enflasyon oranı kadar zam uygulanması, ikinci yıl ise 6 aylık dilimler halinde enflasyon oranı üzerine 1 puan eklenerek ücret zammı yapılması da yer aldı.
Sendika ile işverenler arasında yapılan görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine atanan ara bulucunun da çabaları sonuç vermeyince Lastik-İş Sendikası 8 Mayısta aldığı grev kararını iş yerlerine astı ve 31 Mayısta greve çıkacağını açıkladı.
Grev kararına rağmen sendika ve işveren temsilcileri toplu iş sözleşmesinin masada bitirilmesi için görüşmelerini sürdürdü. 59 maddelik toplu iş sözleşmesinde taraflar 36 maddede uzlaşırken, 23 maddede anlaşama sağlanamadı.
Taraflar, bugün yeniden bir araya gelerek sözleşmenin masada sonuçlanması için çaba harcayacak. Görüşmelerden sonuç alınamaması halinde işçiler yarın greve çıkacak.
“EŞİT İŞE, EŞİT ÜCRET”
Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan, 4 fabrikada çalışan yaklaşık 4 bin sendika üyesi işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşme görüşmelerinin bugün Sakarya Otel'de devam edeceğini söyledi.
Görüşmelerde işverenlerin, yeni işe girecek işçilerin düşük ücretle işe başlaması konusunda ısrarcı olduğunu ifade eden Karacan, “Biz, 'eşit işe eşit ücret' diyoruz. Bu noktada sıkıntı var” dedi.
Karacan, şöyle devam etti:
“Yeni işçiye 'düşük ücretle işe başlasın' diyorlar. Ayrıca Özel sağlık sigortası konusunda ısrarcılar. Bu maddeler bizim için çok önemli. Özel sağlık sigortası 13 bin aileyi ilgilendiriyor. Parasal anlamda kötü bir yerde değiliz. Kazanılmış haklarımıza saldırılar var, bunlardan taviz vermemiz beklenemez. Temennim toplu sözleşmenin uzlaşma ile sonuçlanması, ancak biz her ihtimale karşı grev hazırlıklarımızı tamamladık, grev önlüklerini üyelerimize gönderdik.”
LASTİK SEKTÖRÜNDEKİ GREV 5 KEZ ERTELENDİ
Abdullah Karacan, 20 yıl içinde lastik sektöründe alınan grev kararlarının Bakanlar Kurulunca, 'Milli Güvenlik' gerekçesiyle 5 kez ertelendiğini belirtti.
Bu erteleme kararlarının 3'ünün kendi genel başkanlığı döneminde olduğunu bildiren Karacan, şunları kaydetti: “Grevin ertelenmesi konusunda bir oluşumun olacağını tahmin etmiyorum. Türk Telekom grevi bildiğiniz gibi ertelenmedi. Bu grevin ertelenmediği bir dönemde lastik sektöründeki grevin ertelenmesi çok saçma olur. Bu bizim anayasal hakkımız. Sözleşmenin masada bitmesi için aylarca çalışıyoruz. Greve taraf değiliz. Ancak kazanılmış haklarımıza saldırılar var. Bunlardan vazgeçmemiz mümkün değil.”
30 Mayıs 2008
Zor günler bizi bekliyor enerjimizi bölmeyelim
İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, Türkiye’nin enerjisini bölen işleri sonuçlandırıp, ekonomiye yoğunlaşması gerektiğini vurguladı. İSO’nin mayıs ayı meclis toplantısında konuşan Tanıl Küçük, ekonomik göstergelerdeki bozulmanın, beklentilerin ve Türkiye ekonomisine yönelik algının bozulmasına yol açtığını söyledi. 2002’de başlayan olumlu dönemin 2007’inin ikinci yarısı itibariyle sone erdiğini söyleyen Küçük, şöyle konuştu: "Bizleri, bir hayli zor günlerin beklediği açık. Türkiye, ekonomide, sıkıntılı bir gündemle, karmaşık ve zor tercihler yapmak durumu ile karşı karşıya. bundan, bütün kesimler zarar görecektir. Türkiye, enerjisini bölen meseleleri neticelendirmeli ve dikkatini süratle ekonomiye yoğunlaştırmalı."
30 Mayıs 2008
Dünyanın 700 dev vakfı İstanbul’da buluştu
ARALARINDA Ford Vakfı, German Marshall Vakfı, Stewart Mott Vakfı gibi 55 ülkenin önde gelen vakıflarından 700’e yakın temsilcinin katılacağı kongre için başvurular bir ay önce dolduğu için kapatıldı. Kongreye katılmak isteyen yüze yakın temsilci yedek listelerine alındı. Kongreyi ayrıca Dünya Bankası, UNDP ve Avrupa Komisyonu’nu temsilcileri de izliyor. Toplantılara İrlanda’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu eski üyesi Mary Robinson da katılıyor. Yabancı konuklara ayrıca Türkiye’deki vakıf geleneği gezilerle de gösterilecek. Osmanlı dönemi vakıfları Mihr-i Şah Valide Sultan Vakfı’nı Cumhuriyet dönemi vakıfları da Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın eğitim parkına yapılacak gezilerde anlatılacak. Davetlilere Sabancı ve Vehbi Koç Vakıfları da akşam yemekleri düzenleyecek.
30 Mayıs 2008
Petkim'de devir teslim tamam
Petkim Petrokimya Holding A.Ş.'nin yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin Socar-Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubuna devrine yönelik satış sözleşmesi bugün imzalandı.
Socar-Turcas-Injaz, 2 milyar 40 milyar dolarlık ihale bedelinin 1 milyar 660 milyon dolarını peşin ödedi.
Ankara Sheraton Otelinde yapılan Petkim'in devir teslim törenine, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, Başkan Yardımcısı Osman İlter, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkan Vekili Fatih Acar, Socar Başkanı Rövnag Abdullayev ve Turcas Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy katıldı.
Socar-Turcas Petrokimya A.Ş, ihale bedelinin 1 miyar 660 milyon dolarını peşin öderken, 380 milyon doların da 3 yıl içinde 'vadeli' olarak ödeneceği açıklandı.
İHALE GEÇEN YIL YAPILMIŞTI
Petkim'in yüzde 51 oranındaki kamu hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirme ihalesi, 2007 yılı Temmuz ayında yapılmış, ihalede en yüksek teklifi, 2 milyar 50 milyon dolar ile TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu vermişti.
Ancak daha sonra ihale komisyonu, 2 milyar 40 milyon dolar bedelle en yüksek ikinci teklifi veren Socar-Turcas-Injaz Ortak Girişim Grubuna yönelik karar verdi ve satış onaylandı.
Bu arada Petrol-İş Sendikasının, Petkim'in özelleştirilmesine karşı açtığı bazı davalarla ilgili yargı süreci devam ediyor.
TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK ŞİRKETLERİNDEN BİRİ
Petkim 3 Nisan 1965 tarihinde TPAO öncülüğünde kuruldu. Petkim, ilk İzmit-Yarımca Kompleksinde 1970 yılında, önce 5 fabrikayı işletmeye açtı, daha sonraları diğer fabrikalar bunu takip etti. Hızla artan talebi karşılamak için Petkim'in ikinci kompleksinin Aliağa'da kurulması kararlaştırıldı. Aliağa Kompleksi projelendirildiği yıllardaki mevcut en ileri teknolojiler ve optimum kapasitelere sahip olarak kuruldu ve 1985 yılında işletmeye alındı.
14 fabrikası, 8 ortak tesisi, elektrik üretim ünitesi, atık giderme ünitesi, liman ve barajıyla (Güzelhisar Barajı) Türkiye'nin en gözde şirketlerinden biri olan Petkim, 50'yi aşan petrokimya ürünü yelpazesiyle bugün Türk sanayinin vazgeçilmez bir ham madde üreticisi durumunda bulunuyor.
Petkim'in ürettiği ham maddelerden plastikler ve sentetik kauçuklar; inşaat, tarım, otomotiv, elektrik, elektronik, ambalaj sektörlerinin önemli girdileri arasında bulunuyor. Sentetik elyaflar ise tekstil sektöründe kullanılıyor. Ayrıca ilaç, boya, deterjan, kozmetik gibi birçok sanayi için de girdi üretiliyor.
30 Mayıs 2008
Vaillant Demirdöküm kliması ile Avrupa’da liderliğe oynayacak
Vaillant Group Avrupa’’da en büyük klima üreticisi olma hedefine 7 ay önce bünyesine kattığı Demirdöküm ile ulaşacak.
Isıtma sektörünün lideri Demirdöküm markasıyla klima üretimine de başlayacak olan Vaillant Group 3.5 milyon Euro yatırım ile Bozüyük fabrikasında yılda 400 bin adet klima üretecek. Türkiye’nin çok heyecan verici bir Pazar olduğunu söyleyen Vaillant Eşbaşkanı Ralf-Otto Limbach, "2015 yılında bu fabrikadaki üretimimizden 650 milyon Euro’luk ciro hedefli koyduk" dedi.
57 milyar dolarlık pazar
Dünyada 57 milyar dolar olan klima pazarının Türkiye’de 1.1 milyar dolara ulaştığını söyleyen Limbach Türkiye hedeflerini ve şu şekilde özetledi: "Biz pazarın yüzde 40’ına sahip olan split ve konuta yönelik klima üretimi yapacağız. En büyük pazar olarak sadece Amerika ve Asya’yı görmüyoruz. 1.1 milyar Euro’luk Türkiye pazarı da bizim için büyük önem taşıyor. Çünkü çok güçlü büyüyor. Birkaç yıl önce kimse Türkiye klima pazarının 400 bin adet cihazdan 1.3 milyon adede fırlayacağını tahmin edemezdi."
Türkiye’de üretilen klimaların Avrupa’da İtalya ve İspanya gibi ülkelerde de satılacağını söyleyen Limbach, "Havaların Almanya’ya göre daha sıcak olduğu güney bölgeler bizim güçlü pazarlarımız. Gelecekte bizim yapmakta olduğumuz yatırımın satış potansiyelini görüyoruz. Demirdöküm Avrupa’da çok iyi bilinen yerleşik bir marka. Doğru zaman ve yerde bu üretime geçtiğimize inanıyoruz" dedi.
Ek yatırım
Vailant’ın Demirdökümü aldıktan sonra 7 ay içinde toplam 300 milyon Euro’luk yatırım yaptığını vurgulayan Limbach "İlk klima üretim hattımızı Türkiye’de oluşturacağız. Çünkü Demirdöküm’e inanıyoruz. Kapasite artırımına da hazırlıklıyız. 2015 yılına kadar Türkiye’ye 55 milyon Euro döviz kazandıracağız" dedi.
Kapasite artırımına hazırız
Bozüyük tesislerinin yanında 16 bin metrekare alanı kapasite artırımı için boş tuttuklarını söyleyen Limbach konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye hem satış hem üretim için Avrupa’da koyduğumuz liderlik hedefimize büyük katkı sağlayacak. Pazara ve ülkye inandığımız için yatırım kararı aldık. Bu yatırımı tüm kalbimizle yapıyoruz. Çünkü hepimiz Avrupalı’yız. Türkiye Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası."
Siyaset ne olacak demedik 50 milyon Euro yatırdık
HERKES ’siyaset ne olacak’ diye düşünürken Vaillant’ın hisselerini artırmak için 50 milyon Euro’yu peşin ödediğini söyleyen Vaillant Türkiye CEO’su Chris Grosser şöyle konuştu: "Bunlar basit işler değil. Borsadan bir sürü insanın çıktığını görüyorsunuz. Toplam 300 milyon Euro olan yatırım Türkiye’ye inanıp güvenerek adım attığımıızı gösteriyor. Herkes kısa vade hedeferini izlerken kalıcı stratejik dünyaya Türkiye’den açılmamızı sağlayacak hamleler atıyoruz. Hedefimizi klima üretimi ile Avrupada lider olmak. Türkiyeden ihracat yaparak Avrupada klima pazarını ele geçireceğiz."